Friday, November 23, 2012

temel iktisatcilar 13 - william stanley jevons

1835 yilinda yalniz yurumemek ugruna Liverpool'da dogdu. babasi demir tuccariydi, annesi ise varliklia ilenin guzel kiziydi ve gelir olarak orta ust sinifin icerisindeydiler.

varlikli bir ailenin cocugu olmasi, onun hocalarca evinde iyi bir egitim almasina ozel okullara gitmesine katkida bulundu. akabinde de university of college london da metalurji ve matematik okumaya basladi. fakat babasinin isleri bulundugu sektordeki yukselis surecinin durmasi ile kotuye gitmeye basladi. bu durumda da jevons okulu birakmaya karar verdi ve ailesine yardim etmek amaciyla Avustralya'ya calismaya gitti.

tren yollarinin fonlanmasi uzerine yapilan tartismalarin akabinde iktisata ilgi duymaya basladi ve smith, malthus ve mill gibi klasik iktisatcilari okumaya basladi.onun da iktisada damga vurmus diger iktisatcilar gibi gunun birinde iktisada damga vurup insanlarin hayatini degistirmek daha refah duzeyi yuksek bir dunya icin katkida bulunmak amaci vardi. ve bu ugurda tekrar egitim almaya karar verdi.university of college london'a donup matematik, politik ekonomi, felsefe ve tarih okumaya basladi.her ne kadar okulda aldigi egitim kendisinin okuyarak ogrndiklerinden daha az katkida bulunsa da kendisine egitimine devam etti ve plitik iktisattan hem lisans hem de master derecesi elde etti.

bu basariyi takiben owens college da bir pozisyona yerlesme sansi buldu. burada 13 sene calistiktan sonra university of college london a profesor olarak gecti. bir sure clistiktan sonra yazmaya ve dusunmek istedigi seylere odaklanamadigini dusundugunden buradaki gorevinden istifa etti. devaminda ise saglik problemleri efektif calismasina engel oldu.

jevons'un yazdigi ilk kitap The Coal Question malthusyan bir bakis acisina sahipti. mevcut komur arzini hesaplamaya calisti ve komur arzinin ileride talebi karsilayamayacagini ve ileride fiyatlarin yukselecegini ongordu. ve akabinde buyumenin duracagi kanisina vardi. bu noktada alternatif enerji kaynaginin bulunacagi konusunda kotumserdi.

bu yayinladigi ilk kitabi kendisine buyuk bir sohret getirdi, o artik unluydu 15 dakikadan daha fazlasiyla. ada basini sayfa sayfa onun komur kitligi yasanacagini sayfalarca isleyordu. boylece john stuart mill in takdirini de kazanmisti. 1961 yili icin ongordugu komur tuketimi, gercekte olan tuketimin 10 da birinde kalmisti. bu yuksek sapmali ongorusunun altinda komure ikame bir enerji kaynaginin cikacagini ongorememesi yatiyordu. hatta o kadar ki kagit konusunda da kitlik yasanacagini dusunmus olumunun 50. yilinda cocuklari hala o kagitlari bitirememisti.

fakat onun bugune kadar gelen sohretinin altinda yatan enerji kitligindan ziyade fayda analiziyle ekonomiye kazandirdiklaridir. jevons, clark ve menger birbirlerinden bagimsiz olarak oznel fayda ve azalan marjinal faydayi kesfetmeleridir.bu katkilariyla tuketici ve tuketici davranisini iktisatta ilk kez biraraya getirmis oldular.
temelinde yatan mantik ise bir gidanin ilk tuketimindeki fayda ya da haz ile sonraki tuketimlerdeki fayda yavas yavas azalmaktadir. elmanin ilk isirigindaki haz ve ikinci isirigindaki hazzin azalma egiliminde olmasi buna ornektir. devaminda jevons toplam fayda ile marjinal fayda kavramlarini birbirindne ayirmistir.boylece modern tuketici davranisi teorisinin temelleri atilmistir.

jevonsa gore tuketici en yuksek hazzi veren urunu alir. ve faydanin maksimize olacagi miktar kadar alir.
fayda kavramini emek icin de kullanmistir. isci genelde anlasilabilir degildir bu nedenle negatif fayda elde etmesi mumkundur iscinin. fakat calismaktan elde ettigin gelirin de faydasi vardir. calismanin faydasi, calismamaktan daha yuksek oldugu surece isci calismaya devam eder.

sunspot aktivitesi ile o zamanki business cycle arasinda iliski kurmustur. 10.45 ve 10.46 olmalarinin tesaduf olmadigini dusunmustur. ona gore sunspot aktivitesi hava kosullarini etkilemekte, hava kosullari da hasadi etkilemektedir. dolayisiyla sunspot yani gunes lekesi ile hasat arasinda iliski vardir.

kendisi yaptigi bu katkilar ile 19. yuzyilin en onemli 3-4 iktisatcisi arasina girmistir.

kaynak: fifty major economists, steven pressman 1999, second edition

temel iktisatcilar 12 - Leon Walras

1834 yilinda Evreux sehrinde dogdu Fransa'nin. Babasi acisindan sansliydi zira babasi hem ogretmen, hem de iktisatci idi. Oglunun iktisadi yonden kendisini gelistirmesini siteyen bir baba olmakla birlikte matematigi seven ve sosyal bilimlerde daha cok kullanilmasi gerektigini dusunen birisiydi.

liseyi bitirdikten sonra Fransa'nin prestijli universitelerinden birisi olan Ecole Polytechnique'e basvuru yapti fakat basvurusu geri cevrildi. bunun altinda yatan neden ilginctir ki matematiginin yetersiz olmasi ve giris sinavinda iki kez basarisiz olmasidir. bu basarisizligin ardindan Walras Ecole des Mines'in yolunu tuttu hem de sosyal bilimlerden muhendislige gecerek. fakat muhendislge karsi ilgisi olmadigindan cogu zamanini edebiyat, felsefe,sanat, tarih ve sosyal bilimler okuyarak gecirdi.akabinde okulu birakti ve roman yazmaya basladi.bu konuda cok basarili oldugu soylenemez.

bir aksam yuruyusunde babasi bugunun tabirleriyle gelecegin sosyal bilimlerd eoldugunu bu alana yonelmesini ister ve o da babasina roman yazmayi birakip iktisat ile ugrasmaya baslayacagini soyler. babasinin ve kitaplarini okuyarak ilham aldigi Cournot'un etkisiyle bilimsel iktisadi matematiksel iktisada cevirmek icin calismalara baslar.yavas fakat siki bir sekilde ilerleme gosterir. iktisat dergilerinde yayinlanmasina yonelik yazilar yazar fakat karsiliginda alabildigi tek sey red mektuplaridir.buna ragmen kendisini matematikte gelistirmeyi birakmaz ve iktisadi matematiksellestirmek icin yogun caba sarfeder.butun bu matematiksel iktisat calismalarini surdururken bir yandan da gazetede kose yazarligi ve bir sirkette yoneticiligi de yaninda yapmak durumundaydi gecim icin.bu calismalari 1870 yilinda meyvelerini vermeye basladi ve /lozan akademisinde ogretim gorevliligi pozisyonu aldi.

Lausanne da "teaching" pozisyonu onu pek mutlu etmiyordu cunku ne ogrencileri ne de isarkdaslari matematiksel iktisada ilgi duymuyorlardi. para karsiligi olmaksizin dergilere makalelerini gondermeye devam etti. sirf bunu finanse etmek adina annesinden kalan mirasi kullandi ve en sonunda yaptigi calismalar ilgi cekmeye onun taninirligini artirmaya basladi. uluslararasi sohreti ve ekonomiye yaptigi katkilar onu American Economic Association'in onur uyeligine kadar goturmustur.

Jevons ve Mergel ile birlikte marginal fayda kavramini kesfedenler arasindaydi.ayrica siki bir methodolojik bireyselcilik savunucusuydu. bu terimden kasit ekonomik olgularin hepsinin insan tercihleri ile aciklanmasidir.fakat ona ail sohreti getiren katkisi genel denge ekonomik modelidir. bu modelde ekonomik sistem birbirileriyle iliskili matematiksel denklemler olarak kabul edilir ve bu denklemlerin cozulmesiyle fiyatlarin ve miktarlarin bulunmasini aciklamistir.

farkli sektorler birbirleri ile iliski halindedir.bu fikir cantillon ve quesnay e kadar giden bir fikirdir.bu vizyona katki olarak Walras matematiksel olarak bu piyasalarin ya da sektorlerin birbirleriyle iliskisini gostermistir.ayrica yine bu alana katki olarak ekonomiler genel dengeye dogru yonelecektir.

Walras ekonomilerin dengeye dogru gitmesi durumunda ya da dis faktorler tarafindan etkilendigi durumda diger piyasalari bozmaktadir ornegin 1970lerdeki petrol krizi ile beraber bu urunlere yapilan harcamalardaki artis ile birlikte insanlar diger harcamalarini kisacaktir. tabii baska sektorlerdeki harcamalar burdaki kasit.dolayisiyla burdaki yapilan harcamalardaki azalis nedeni ile o sektorlerde uretimde azalisa gidecek ve o sektorde calisanlar is bulmakta zorlanacaktir.

buna ek olarak petrol urunlerindeki degisim uretim maliyetlerini artiracaktir. bu urunler direkt olarak petrol ile uretilmeseler bile tuketiciye ulasiminda bile maliyetlerin artisi soz konusudur. bu artis urunlerin fiyatinda da artisa neden olacaktir.tuketici ise artan fiyatli urunleri almaktan vazgececek ve fiyati artmayan urunlere yonelecektir. tabi bu yonelim fiyati artmayan urunlere olan talebi artiracak ve o sektorde daha fazla isci calisacak ve isci ucretleri yukari cekilecektir. bu degisimler dis faktorlerin sektorleri etkilemeyecegi noktaya gelene kadar devam edecektir. ve walras bunu matematiksel esitlik olarak gostermeyi basarmistir.

4 dizi esitlik vardir walrasin ekonomik modelinde.birincisi tuketicinin talep ettigi mal miktaridir.tuketici talebi bireyin tercihlerine ve mallarin fiyatlarina baglidir. tuketiciye tuketiciye satilan her urun matematiksel esitlik ile temsil edilebilmektedir.

ikinci dizi ise bireylerin aldigi urunun fiyatlarinin belirlenmesi uzerinedir. burada walras tum piyasaarin rekabetci piyasalar oldugunu varsayar ve satici tekel gucu ile daha yuksek fiyattan satma sanisina sahip degildir.bu varsayim urunun fiyatinin maliyetine esit olmasina yolacar.

yukaridaki bu iki piyasa urun piyasasi ya da tuketicilere satilan urunlerle ilgilidir.diger piyasa dizileri ise tum piyasalar ile alakalidir. bunlar girdi piyasasidir. ucret, uretim faktorleri tarafindan belirlenmektedir: iscinin aldigi maas, kira odemesi ve sermaye sahibinin kari. faktor piyasasi esitlik dizilerine girdi miktarini gostererek ya da uretime yardimci olmak icin onerilen faktorler ile katkida bulunmaktadir.

dorduncusu esitlikler ise isletmelerin almak istedigi girdinin miktarini gosteren esitliklerdir.bu ise mallarin son urun talebine, uretim teknolojisine ve tum girdilerin maliyetine baglidir.

buraya kadar ki esitliklerden birisi talep edilen urun miktarini gosterirken, bir digeri uretim maliyetine iliskin, digeri arz edilen girdi miktarini, sonuncusu ise girdi talebini gosteren esirtiliklerdir.bununla birlikte bilmemiz gereken 4 bilinmeyen vardir: her bir urunun fiyai, alip satilan son urunun talep mikatri, her bir uretim faktorunun fiyati ve arz edilen ve isletmelerce alinan her bir urunun miktari.walras son olarak bir esitlik daha ekler matematiksel sistemine. o ise uretim faktorleri ile alinan her bir paranin birseyler almak icin kullanilmasi gerektigidir.bu direkt olarak bireylerin tum gelirini harcamasi ya da dolayli olarak bazi bireylerin tasarruf yapmasi ve tasarruf yaptigi kismi diger bireylere borc vermesi ile mumkundur.

fakat bu ekstra esitlik problem olusturmustur cunku czumleme yapilabilmesi icin esitlik sayisi ile bilinmeyen sayisi esit olmalidir. bu durumu cozmek icin Walras, bir urunu tesadufi secerek diger tum urunlerin fiyatini bu urunun fiyatina bagli olarak belirlemistir.(iktisata buna numeraire good denir).boylece fazla olan bir esitsizlik problemi cozulmus olur.tbii bu durumda cikan sonuclar hangi malin fiyatinin ne oldugunu bulmaktan ziyade goreli ya da nispi fiyatlari bulmamiza yarar. yani buldugumuz fiyattan birisi 1 dolar digeri 2 dolar ise bubizze ikincisinin degerinin 2 dolar omasindan ziyade birincisine gore 2 kat daha pahali oldugunu gosterir.

walrasin bu esitlik cozumleri her daim tartismalidir gunluk hayata uygulama acisindan. piyasalarin bus ekilde denklemleri cozmedigi dolayisiyla bunun sadece soyut bir yaklasim oldugunu savunanlar olmustur. diger bir elestri ise ticari aktivitelerin bu denklemler cozulup fiyatlar belirlenmeden once gerceklestigi elestirisidir. ayrica bir kisim uretici ya da arz edici fiyati guncel duruma gore degil, beklentilere gore belirlemektedir.

neumann ayrica bu denklemler ile fiyatlarin negatif olabilecegini ifade etmistir.ayrica yine bazi fiyatlar 0 olabilecektir ve bunlar mumkun degildir.

bu elestirilere ragmen walras kurdugu bu matematiksel denklemler ile piyasalarin birbirleri ile ic iceligini gostermis yeni bir ufuk acmistir.

kaynak: fifty major economists, steven pressman









Monday, November 12, 2012

temel iktisatcilar 11 - ANTONIE AUGUSTIN COURNOT



ANTONIE AUGUSTIN COURNOT (1801-1877)
Cagdas mikroekonominin ilk gelistiricelerindendir.  Talep egrisini ilk cizen iktisatci da evet oydu. Fakat onu asil sohrete goturen calismasi 2 firmanin varoldugu sektorde fiyat davranislari uzerine yaptigi calismadir.
Cournot Fransa’da Dijon’un Gray kasabasinda dogdu. Okul caglarinda okumaya hukuk ve matematik ile basladi.1821 yilinda Ecole Normale Superieure den Kabul aldi. Fakat politik nedenlerle okulun kapatilmasi nedeniyle Fransizlarin meshur Sorbonne Universitesine gecti. Mezun olup matematikteki basarilari ona Lyons universitesinde profesorluk pozisyonu acti. Buradaki basarisi onun yoneticilik vasfini da gostermistir. Daha sonra Academy of Grenoble’a rector olarak atanmistir sonra da university of Dijon’a.
1862 yilinda tum islerini bir kenara biraki, kendini fikirlerini yazmaya adamistir. Fakat bu dusuncesi gozundeki gorme bozuklugu nedeniyle

Profesyonel kariyerine matematik alaninda yazimlarla baslamis daha sonra felsefi konulara egilmistir; tarh felsefesi ve bilgi teorisi uzerine ozellikle.
Researches into the Mathematical Principles of the Theory of Wealth adli eserinde ilk defa diferansiyel kalkulus kullanan iktisatci olmustur ve de kalkulusu firmalarin fiyat davranislari icerisinde ilk kullanan kisiydi. Tabii onun matematigi bu sekilde iktisatin icerisine sokusu dislanmasina ve ilgi gosterilmemesine yol acmistir. Bircok Fransiz iktisatci onun kullandigi matematigin diger iktisatcilar tarafindan anlasilmadigini dusunmus ve onu dislamistir. 1990’da Ekelund ve Hebert ise baska bir iddia ortaya atmis, onun dislanmasinin sebebi anlasilmayan bir matematik kullanmasi degil, o gunun gereksinimlerine cevap vermeyen calisma icerisinde olmasi nedeniyle dislanmistir.

Cournot, ayrica talep egrisini fiyat arttikca azalan sekilde cizen ilk iktisatciydi. Bugunkunden tek farki ise fiyat yatayda iken, talep dikeydi onun cizdiginde. talep miktarini bagimli degisken, fiyati ise bagimsiz degisken olarak Kabul etmistir ve bu nedenle bu sekilde cizmistir.Devaminda ise denge fiyatinin arz ve talebin birbiri ile kesistigi noktada olacagini cizerek gostermistir.eger talep arzi asarsa stoklarda azalma gorulecektir.diger durumda ise stoklar artacak ve firma stoklari azaltmak icin fiyati indirmek durumunda kalacaktir.
Uretimin degistigi durumda fiyatlarin artip ya da azalacaginin firma icin onemine vurgu yapmistir. Bu durumda, marjinal maliyet diye tanimladigi maliyeti devreye sokmus ve uretimin 1 birim arttiginda maliyetlerin ne kadar degismesi gerektigi durumunu ortaya koymustur.ayni sekilde marjinal gelir ise uretimin bir birim arttiginda gelirdeki degisimi gostermektedir.

Bu iki kavrama bakarak, tekel firmanin kari maksimize edecegini soylemistir. Kar maksimizasyonu, marjinal gelirin, marjinal maliyete esit oldugu noktada gerceklesir ve buna gore fiyat belirlenir. Eger marjinal maliyetin daha yuksek oldugu noktada uretirse daha yuksek kar elde edebilecekken daha az kar elde etmis olacaktir. Eger marjinal gelir, marjinal maliyeti asarsa, uretimi artirarak kari daha da artirabilme potansiyeli vardir, uretimi artirmalidir.

Ayrica kendisi degisken maliyetleri, sabit maliyetlerden ayiran ilk isimdir.

Counor, duopoly piyasanin ozelliklerini de analiz etmistir.duopol piyasadan kasit sadece 2 firmanin rekabet ettigi piyasadir. Bu analizinde saticinin uretim fonksiyonunu ve urunune olan talebi bildigini varsaymistir. Buna gore uretim kararlari alacak, piyasa fiyatina etkide bulunacaklardir.

Uluslararasi fiyatlandirmaya iliskin olarak, arbitraj kavramiyla fiyat belirlenmesini analiz etmistir. Arbitraj, iki farkli yerdeki fiyat farkliliklarindan kaynaklanarak alim satim yaparak kar elde etme olayidir.eger bugday fiyati turkiyede 10 dolar amerikada 22 dolar ise turkiyeden bugday alip amerikada bugday satarak fiyat farkindan yararlanma yoluyla kar elde etmektir. Bu tur durumda turk bugdayina olan talep artacak, bu da fiyatlari artiracaktir ve bu islem kar 0a inene kadar devam edecektir.
Cournot bu katkilarina ragmen bugun gorece daha az sohretli ise bunun ardindaki neden teknik dataylar ile cok ugrasmasi olarak gosterilir.

iktisadi dusunce tarihi - john stuart mill
http://crunchtime80.blogspot.co.uk/2012/11/temel-iktisatcilar-10-john-stuart-mill.html 

Tuesday, November 6, 2012

temel iktisatcilar 10 - John Stuart Mill

John Stuart Mill
1806 yilinda londrada dogan Mill birtakim yonlerinden dolayi klasik iktisatcilardan sayilmakla birlikte marjinalistler icerisidinde de sayilmaktadir.
Mill babasindan yana cok sansli bir cocuktu. Babasi onun egitimine cok onem vermis bir tarihcidir. Stuart mill 3 yasinda yunanca ogrenmeye baslamis,7 yasinda plato’nun felsefi diyaloglarini okumaya baslamis, 8inde latince ogrenmeye baslamis, ondan sonraki 4 yilda calismalarina matematigi eklemistir.12 yasindan itibaren ise mantik ve felsefe uzerine okumalar yapmaya baslamistir.akabinde ise politik iktisat okumalari yapmistir.
Jeremy bentham’in genc mill uzerine etkisi buyuktur ve onu takip etmistir.onun ile olan diyaloglari, okudugu calismalari da buna etki etmistir ve onun fikirlerini tum dunyaya yamak istemistir. Felsefe, iktisat, politika ve sosyal teori uzerine kitaplar yazmis ve bu kitaplar onu 18. Yuzyil ingilteresinde meshur hale getirmistir.
klasik iktisadi genisleten ve tamamlayan iktisadi katkilarda bulunmus, ayrica iliskiler ve cikmaz uzerine iktisadi zemin hazirlayip analizler yapmistir.
En onemli katkilarindan bir tanesi gelecekteki ekonomik buyumedir. Smith ve Malthus arasinda bir yol bulmaya calismistir.bilindigi uzere Smith ticaretin ozgurlesmesi, teknolojinin gelismesi, iscilerin isbolumu yapmasi ve sermaye yatirimlarinin ekonomik buyumeye sebep olacagini ve toplumlarin zenginlesecegini ileri surmustur.malthus ise ekonomik ilerlemenin limitli oldugunu ileri surmustu sabit kaynaklar nedeniyle. Stuart Mill ise bu iki gucu tek bir cati altinda degerlendirmeye calismis ve kredibilite kazanmistir bu sayede.bu iki gucun catismasina binaen uzun donem trendler ya da uretimler belirsizlik icermektedir gorusunu ortaya atan ilk iktisatci olmustur.
Birinci senaryo, nufusun teknoloji ve sermayeden daha hizli buyumesidir. Bu durumda ucretler dusuk kar ise yuksek olacaktir ve bu durumda iscinin refahi dusecektir.ikinci senaryo ise sermaye birikiminin, nufus artisindan daha fazla olmasi durumudur. Bu durumda reel ucretler artar ve iscinin refahi yukselir.ucuncu senaryoda ise sermaye ve nufus ayni oranda artar fakat teknoloji stable haldedir. Sermaye ve nufustaki artis birbirini dengeler,inferior arazi ise artan nufusu beslemek icin kullanilmak zorundadir cunku en verimli toprak ilk once kullanilir.bu da gida ureitminin maliyetini artirir kari dusurur.dorduncusu ise teknolojideki artisan nufus ve sermayeden daha hizli olmasi durumudur.bu gidalarin daha kolay buyumesini saglarken, ucretlerin ve kira fiyatlarinin dusmesine de yol acar. Karlar artak ekonomik zenginlik olusur.
Mill yukaridaki dort senaryodan en olasi senaryo olarak ucuncu senaryoyu gormustur.Kendisi endustri devrimi sirasinda yasamis biri olarak, yani uzun donemli buyumeyi yasamamis birisi olarak elbette bunu tahmin etmisti ve dolayisiyla endustri devriminden sonar teknolojik gelismenin bitecegini saniyordu tipki Ricardo gibi.
Klasik teorinin aciklayamadigi daha dogrusu cevapsiz kalan serbest ticaretten elde edilecek kazanci ulkelerin nasil paylasacagi sorusuna cevap bulmaya calismistir. Mill’e gore serbest ticaretten kazananin daha az talepte bulunan ve yuksek talep esnekligine sahip olan olmalidir.ornegin US japnyadan ithal ettigi araclar icin esnek talebe sahipken, japnya amerikadan aldigi gida urunlerinde esnek talebe sahip degilse, kazanan ABD olmalidir. ABD fiyati artirabilecektir fakat japonya degil.bu durum ikamesi bulana kadar boyle devam eder.eger japonya ikamesini bulabilirse US gidalarinin, bagimliligi azalir, esnekligi artar.
Stuart Mill arz ve talep uzerine kelam eden ilk dusunurlerdendir. Elbette richardo, smith gibi iktisatcilar da bahsetmistir ama onlarinkisi miktar uzerinden bir aciklamadir. Markete mal almaya gelinen miktar ve markette satilan miktar arasindaki iliskiyi incelerken digerleri, Stuart Mill piyasaya gelen mal ve piyasadaki talep uzerindeki fiyat etkisini incelemistir. Ona gore fiyatlarin artigi durumda daha cok mal piyasaya arz edilmektedir.
Bir diger katkisi ise firsat maliyeti kavramini tedavule sokan ilk iktisadi dusunur olmasidir.firsat maliyeti kavramina gore bir isi yapma neticesinde vazgecilen baska bir isin maliyeti vardir.
En onemli katkisi olarak klasik ucret fonu doktrinini reddetmesidir. Bu doktrine gore isci ucretleri bir sermaye formudur ve isverenin uretim gerceklesmeden biriktirmesi gerektigi bir formdur bu. Ucret ve calisan sayisini artirmanin yegane yolu girisimcinin daha cok kar biriktirmesidir. Mill’e gore ise iscilere verilecek ucretin sabit bir orani diye birsey yoktur.firmanin odeyecegi ucret esnektir ve isverenin istegine baglidir(tam turkcesi isverenin gonlunden ne koparsa).isveren daha az tuketim yaparak isci ucretlerini ya da isci sayisini artirabilir.isci ve isveren her zaman anlasabilirler.
Yine Jeremy bentham’in ortaya attigi utiliy,fayda, kavramini savunmustur.
Mill’e gore devlet ve toplum bireyin ozgurluklerini, baskasina zarar vermedigi surece kisitlayamaz.Smith, laissez-fairei material iyilesme icin desteklerken, Mill, bireyin gelisimi icin desteklemektedir.
Kendi zamaninda en iyi 2-3 iktisatcidan biri olarak gosterilirken bugun o donem kadar kale alinmamaktadir.bunun en temel sebebi belkide parca parca katkida bulunsa bile temel bir katkida bulunmamasidir. Bir diger nedeni ise takipci bir okul olusturamamasi, calismalarinin devam ettirilmemesidir.yine ilkiyle ayni paralleled, uzmanlastigi, ozellestigi tek bir alan olmamasidir.

temel iktisatcilar - 9 - david ricardo

DAVID RICARDO
David Ricardo
1772 yilinda londra’da zengin bir yahudi ailenin cocugu olarak dunyaya geldi. Planli bir egitimden gecen david Ricardo babasinin dunya ticareti finansi isleri icin hazirlandi. 14 yasinda bu islerle ilgilenecek sekilde babasinin yaninda ise basladi.
Ilk evliligi ile babasindan uzaklasti. Etrafindan borclanarak endi brokerlik sirketini kurdu.ilk yillarda cok zorlansa da 26 yasina geldiginde zengin bir isim oldu.bu zenginlik sayesinde entelektuel gelisimine zaman ayirabilme firsati elde etti.
1799 yilinda esiyle ciktigi bir tatile Adam Smith’in meshur kitabi The Wealth of Nations ile tanisma firsati buldu ve iktisada artik daha cok vakit ayirmaya karar Verdi.bu donemde entelektuel iktisadi ortamlara girmeye calisti ve john stuart mill’in babasi James Mill, bentham ve Malthus ile tanisma firsati elde etti.
Iktisatcilar kendisini daha cok rekabetci avantaj(comparative advantage) teorisi ile tanir.bu teori ile sebest ticaretin faydalarini anlatmaya calismis ve serbest ticaret ile iki tarafindan dad aha kazancli olacagini savunmus ve herkesin rekabetci ustunlugu oldugu isi yapmasini onermisti.Fakat onun yegane katkisi bu degildi. Milli gelirin ucret, kar ve rant olarak nasil dagitildigini, gelirin zamanla nasil degistigi uzerine de calismistir.
The Wealth of Nations adli eserinde Adam Smith, ulkenin etkin oldugu mali ihrac etmesi gerektigini ifade etmistir. Smith buna mutlak avantaj demektedir.ornegin japonya daha etkin bir sekilde araba, bilgisayar, gida uretiyorsa US’e gore, Japonya bu urunleri US’e ihrac etmelidir.tabii bu durum us icin ticaret acigi demektir. Ve akabinde amerikan iscilerinin isinikaybetmeleri manasina gelir.
Ricardo bu durumu pek problemli gormemektedir. Ticarek karsilastirmali avantaja baglidir mutlak avantaj yerine. Ulkeler daha etkin oldugu urunu satmalidirlar, veyahut gorece daha az inefektif olduklari urunu uretmelidir, boylece ihtisaslasma ile her ulke dis ticaretten kazanacaktir.
Diyelim ki japonya ve abd 2 urun uretmktedirler: araba ve pirinc. Abd’de bir isci ya bir araba ya da 1 ton pirinc uretebiliyor bir yilda.japonya’da ise bir tarim iscisi 2 ton pirinc uretiyor, imalat sanayi iscisi ise 3 araba uretebiliyor bir yilda. Gorulecegi uzere japon iscileri daha verimli bir sekilde uretim yapmaktadirlar. Fakat, japon isciler gorece araba uretiminde daha etkinler ve abd iscileri gorece daha az inefektif pirinc uretiminde.japon iscileri 3 kat daha etkin iken araba imalatinda, abd iscileri, japon iscilerine gore yarisi kadar etkindir pirinc uretiminde.iste bu noktada Ricardo herkesin daha iyi yaptigi iste uzmanlasmasini onermekte. Ornegin abd 200 isciye sahip iken japonya 100 isciye sahip olsun. Iscilerin yari yariya uretim icin bolundugunu varsayalim.bu durumda abd iscileri 100 araba, 100 ton da pirinc uretirken, japon iscileri 150 araba, 100 ton da pirinc uretir. Toplam uretimise 250 araba ve 200 ton pirinc olur.
Simdi ise ihtisaslasma durumuna bakalim. Japanlar araba uretiminde amerikalilar ise pirinc uretiminde ihtisaslassinlar. Japonlar 300 araba uretirken 100 isciyle, abd 200 isci ile 200 ton pirinc uretir. Dolayisyla toplam uretime baktigimizda araba miktari 250’den 300e cikmis olur. Burada soru bu extra 50 aracin kimin kazanc hanesine yazilacagidir. Ricardo’ya gore.bu takas ornina baglidir.yani 100 araba karsiligi ne kadar pirinc takas edilecegine gore cevap degisir.buradaki eksiklikler daha sonra john stuart mill tarafindan aciklanmaktadir. O da esneklik olayi ve ikame edilebilirlik ile aciklamaya calismistir.
Ricardo’nun bir diger katkisi ise gelir dagilimi uzerinedir. Bu teorisinin 3 ayagi vardir: rant teorisi, ucret teorisi ve kar teorisi.ricardonun teorisi milli gelirin nasil bu 3 kategori arasinda dagitildigi uzerinedir.rant teorisi, farkli verimliliklerdeki arazilerin farkli rant olarak degerlendirilmeisni onerir. Kullanimayan bos arazi icin hicbir kira odenmeyecektir.kisitli sayida iyi arazi vardir. 2. Derecede verimli arazi, birinci derecedeki kullanildiktan sonra uretim yonunde kullanilmalidir.dolayisiyla kazanclar dab u arazilerin sahibi olanlara gidecektir.daha dusuk verimlilikteki arazi kullanilmaya baslandikca daha verimli arazileirn fiyati artacaktir.
Isci ucretleri,temel gereksimilere baglidir ve minimum miktar yasami idame ettire edecek kadar olmalidir gereksinilen miktar aliskanliklara ve geleneklere baglidir. Ricardo bu soylemi ile smith’in daha fiziksel soyleminden ayrismis geleneksel bir ucret gereksinimi ortaya koymustur.
Ricardo kar kavramini bir kalan olarak ifade etmistir.soyle ki, kar iscilere ucreti dagitildiktan ve toprak sahibine kirasi verildikten sonra elde kalandir.tum sektorlerde kar esit olmalidir aksi takdirde karli olan sektorlere kaymalar gerceklesecek boylece ucretler ve kar dusecektir.yine sermyade dusuk karli sektorleri terk edecek ve oralarda fiyatlar yukselecektir.
Ona goe zamanla ekonomisi buyuyen ulkenin nufusu da buyuyecek bu da yeni tuektim anlamina gelecektir. Haliyle bu bizi daha az verimli arazilerin kullanilmasina itecektir.bu da arazi sahiplerine odenen kiralari da artiracaktir. Maliyetler arttigi icind e fiyatlar artacaktir.fiyatlardaki artis ise ucretleri artiracaktir.ucretlerdeki artis bu artislar kadar olmali ki insanlar yasam standardlarini koruyabilsinler.
Ricardo sermaye birikimini desteklemis ve sermaye ekipmaninin uretimde verimliligi artiracagini savunmustur. Ayrica farkli mallarin uretimi icin farkli sermaye yapisina ihtiyac duyulacaktir.
18. yuzyilin sonundan 19. Yuzyilin basina, Smith ve Marx ile birlikte Ricardo uc efsane isimden biridir klasik iktisatcilara gore. Goreceli fiyatlar uretim maliyetleri tarafindan belirlenmektedir. Talep ve utilitynin cok az ve hatta hic etkisi yoktur nispii fiyatlard uzerinde.