Friday, February 21, 2014

Baron D'Holbach'da doga ve dogal ahlak

insanin mutsuzlugunun kaynagi doga konusundaki cehaletidir. cocuklugunda ogrendigi dusuncelerden kurtulmak icin tutundugu azim, ki bu dusunceler onun varolusuyla orulmustur, zekasini dogru yoldan saptiran zekasinin gelisimi engelleyen, onu hayalin kolesi yapan sonradan gelen onyargi, onu daima hataya mahkum edecek gibi gorunmektedir. deneyimsiz ve bos kavramlarla dolu bir cocuga benzemektedir. dusuncelerinin sesini, hatali olan veya onu kandirarak menfatt saglayacak baska kisilerin otoritesine tasir.

insan kendi dunyasinin disinda gezinmek ister, hirsli cilgin deneyimlere bakmaksizin hala imkansiz olana kalkisir; arastirmalarini gorunen dunyanin tesine tasimak ister. hayaller uzerine meditasyon yapmak icin gercekler uzerinden dusunmeye son verir, deneyimi ihmal eder. yasadigi dunyada mutlu oldugu imkanlari dusunmeden once, baska bir hayatin belli belirsiz yerlerindeki kaderini biliyormus gibi davranir; kisaca insan doganin calismasini kucumser.

gorevlerimizin en onemlisi bizi dogru yoldan saptirmaktan baska bir seyi asla yapamayacak olan hileleri yok edebilmemiz icin gereken imkanlari arastirmaktir. bu belalarin devasi doganin kendisinde aranmalidir. akil layik oldugu duzeye yeniden getirilmelidir.

ister istemez insan arastirmalarinda daima deneyime ve doga felsefesine siginmalidir. bunlara, dinde-ahlakta-yasamada-politik yonetimde-sanatta-bilimde- talihsizliklerde basvurulmalidir.

Deneyim ogretmektedir ki doga degismeyen yasalarla isler.insan hisleri sayesinde bu dogaya baglidir ve hisleriyle doga yasalarindan deneyim cikarmalidir.

insan anlamamaktadir ki, doga, varliklari olustururken veya yok ederken, aci cekmelerine sebep olurken, esit dagiliminda, iyilik veya kotuluk gozetmeksizin zorunlu ve degismez yasalara uyar. halbuki insan iyi ve kotu dagilirken onlari daima degisiklige biraktiginda bunun doganin bagrindan geldigini idrak edemez, mutlu olmak icin hayalleri icin menfaatleri hayali varliklardan bekler, onun sevinc ve talihsizliklerinin sebebi oldugunu hatali olarak farz eder.

Evren var olan her seyin toplami, sadece madde ve hareketi temsil eder. butun olarak bize surekli sebepler ve etkiler silsilesinden baska birsey sunmaz.

Gozlemleme ve dusunme bizi suna ikna edebilmelidir: dogada bulunan hersey surekli hareket halindedir bu yuzden doga fikri mecburen hareket icerir. peki doga hareketini nereden almistir sorusuna cevabimiz, kendisinden olacaktir. hareketin bir varolus meselesi oldugunu soyleriz, maddenin ozunden tastigini, maddenin kendine ozgu enerjisiyle hareket ettigini, hareketinin ozundeki guze izafe edildigini; ozelliklerin kalitelerin ve kombinasyonlarin farkliliklari yuzunden hareket ve fenomen cesitleri olusturmustur.

Eger doga onyargilardan etkilenmeden incelenmis olsaydi, maddeniz kendi az enerjisiyle hareket ettigine ve onu harekete gecirmek icin baska bir itici guce ihtiyac duymadigina cok daha once ikna olunurdu. eger un, su ile islatilirsa ve karisim kapali tutulursa gorulecektir ki bir sure gectikten sonra, mikroskop altinda  hayatin tadini cikaran varliklar uretilmistir ki, bunun icin su ve unun yeterli olduguna inanilmaktaydi. kiyaslanirsa insan olusumu normal anlamindan bagimsiz olarak, un ve suyla olusan bir boceginkinden daha olaganustu degildir.

madde varolmaya baslayabilirdi. sua ana kadar bir hipotez hicbir zaman saglam delil gibi deney ve uygulama yoluyla kanitlanmamisti.

madde hicbir zaman tamamen yok edilemezse veya varolusu durdurulamazsa varolusu durdurulamayan bir varligin bir baslangici oldugunu nasil kavrayabiliriz? bu nedenle madde nereden geldigi sorulursa verilecek mantikli cevap, onun daima varoldugudur... madde daima varolmustur, ozundeki erdemle hareket etmektedir.

Ruhun Olumsuzlugu

ruhun olumsuzlugu sadece beynin hayalinden ibarettir. cisim yasamini durdurursa artik duyarliligini uygulayamaz. insanin ruhunu canli vucuttan ayri bir varliga donustururken ne icin hayati yasiyan vucuttan ayri bir hale getirmediler? ruhun vucudun olumunden sonra hissedebilecegini aci cekebilecegini soylemek binlerce parcaya ayrilan bir saat calmaya devam edecekmis ve zamani belirtme yetenegi varmis gibi yapmaktir.

Teolojik ve Dogal Ahlak

dunya sakinleri tarafindan bilinmesi imkansiz olan ve teolojinin ona tayin ettigi ovguyu yapanlardaki uyumsuzlugu gosterdik;sadece adinin bile korku vermeye yettigi bu varligin cehaletin telasa kapilmis bir hayal gucunun coskunlugun melankolinin sekilsiz meyvesinden baska birsey olmadigini gosterdik. insan turunun evrensel bir hatasindan baska birsey degildir tanri. simdi geriye kalan tek sey bu hatanin faydali olup olmadiginin incelenmesidir.

erdemle ilgili fikirlerimizi duzenlememiz gerektigi aciklanmis dinlerde mi olmalidir?  heyhat! bunlarin hepsi despot kiskanc kinci ve bencil bir tanriyi bildirmek icin ortaya cikmaz mi? ki bu tanri sever ya da nefret eder secer ya da azarlar, gucsuz kullarla oynar, onlari cocukca yasalarla bogar, onlara surekli tuzaklar kurar. eger insanlar kendilerine model olacak tanrilar onermis olsaydi ahlak ne hale gelirdi?

din her memlekette ahlaka uygun olmaktan cok uzaktir onu sarsar ve yokeder. insanlari birlestirecegine boler, birbiriyle munakasa eder, birbirlerini kucuk gorurler, mantiksiz fikirler icin birbirlerinin bogazini keser,dusman yapar menfaatlerini ayirir ve onlarin surekli kavga etmesine sebep olur.

doga ahlakiyla kiyaslandiginda din ahlaki kiyaslandiginda kaybedendir. doga insani sevmeye korumaya mutluluklarinin toplamini devamli olarak artirmaya davet eder. doga insana aklini kullanmasini ve rehber edinmesini soyler, din ise insan aklinin yozlasmis oldugunu, guvenilmez bir rehber oldugunu soyler. doga kendi refahina asik olan varliga kendi tutkularini yonetmesini  bunlardan kendisine zarar verene karsi gelmesini,  deneyimle elede edilen gercek gudulerle denge kurmasini soyler. din ise bu duygulu varliga tutkulari olmadigini  duygusuz bir kitleden ibaret oldugunu ve hayal gucu sayesinde elde ettigi guduleriyle  egilimlerine karsi savasmasini veya buna izin vermesini soyler.doga insan canlisi arkadasca olmayi diger canlilari sevmeyi soyler, din ise toplumdan kacmasini kendini diger yaratiklardan koparmasini, en kutsal anlasmalari tanri icin bozmayi onlari tanri icin uzmeyizulmetmesini soyler. doga filozofa faydali konularla ilgilenmesini kendi ilgisini kendi yurduna adamasini soyler; din ise insana faydasiz hayallerle sonu gelmeyen munakasalarla ihtilaf ve katliam tohumlarini ekmege uygun arastirmalarla kendini mesgul etmesini ve asla kendinin bile anlamayacagi dusunceleri inatla surdurmesini soyler.

Baron D'Holbach

Batiya Yon Veren Metinler cilt 3
Alev Alatli

No comments:

Post a Comment

yorumlarinizi her zaman yazabilirsiniz, birbirimizden birsey ogrenmek adina...