Wednesday, October 31, 2012

temel iktisatcilar 8 - adam smith

50 temel iktisatci kitabinin ilk paragrafi onu cok iyi anlatmis:
adam smith iktisadin babasi olarak kabul edilmektedir. elbette ondan once iktisadi problemler ve politikalar hakkinda fikir yuruten iktisatcilar oldu fakat onu bu pozisyona layik ettiren nokta ne fikirlerinin orjinalligi ne de iktisadi analizlerde kullandigi tekniklerdir, onun buyuklugu kapitalist sistemin herkesi daha iyi duruma getirecek bir sistem oldugu vizyonunu ortaya koyma buyuklugudur. (islam cupinin fenerbahce tanimina ne cok benzedi) adam smith rekabet kaynakli ve rekabeti tesvik eden sistemin yararlarini goren ilk insandir.

1723 yilinda kirkcaldy kasabasinda, edinburgh'ta (edinboro okunur kendileri) dogmustur. babasi dogmadan az once olmus annesi tarafindan yetistirilmistir.iyi bir okuyucalardan oldugu soylenir, surekli okumustur. 14 yasinda glasgow universitesine gonderilmis burada felsefe, matematik ve politik ekonomi uzerine calismistir.1740 yilinda ise oxford universitesine gecmis 6 yil burada okumustur.

her basarili iktisatci gibi o da zamaninin bircogunu kutuphanede geciren bir isim.

1751 yilinda glasgow universitesinde chair of logic in basina gecer. daha sonra fransaya gider ve burda francois quesnay gici fizyokratlar ile tanisir.

frnasadan sonra onu sohretin top noktasina cikartacak Nation of Wealth adli eserini yazmaya baslar ve 1776 yilinda basilir.Wealth of Nation adli eserinde Adam Smith insanlarin kendi cikarlarini dusunerek hareket ettigini varsayar.ve su meshur ifadeyi kullanir

when each individual works "he ...intends only his own gain... [but] is ...led by an invisible hand to promote an end which was no part of his intention"

her birey calistiginda "sadece kendi kazancini dusunur...fakat...gorunmeyen bir el bu dusuncenin parcasi olmayan bir sonuca goturur" burada kastettigi sonuc ekonomik buyume ve artan yasam standardlaridir.

bu calismasiyla ekonomik buyumenin altinda yatan kisisel cikar ve rekabet kavramlarini ortaya atmis ayni zamanda merkantilistlere de cevap vermistir(bknz mun)

adam smith buyumenin gerceklesmesini mekanik surec ve isbolumu ile aciklamaktadir.endutriyel devrim sirasinda teknolojik ilerlemenin etkisini gormus ve teknolojinin insanlarin verimliligini artitirdigini soylemistir.pin, herhalde ya igne ya da pim olsa gerek, uretiminde isbolumunu ornek gostermis branslasmaya vurgu yapmis vwe bu isbolumunun olmadigi durumda uretimin daha dusuk olacagini ifade etmistir.isbolumu sayesinde isciler daha verimlidir ve bunun birkac nedeni vardir
1. sadece bir gorev ile ugrasarak isci kendi hunerlerini gelistirmekte ve isi daha hizli yapmaktadir
2. bir gorevden diger goreve geciste zamandan tasarruf elde edilmektedir.
3. sadece bir ise konsantre olarak, yogunlasarak daha az efor ile daha cok is yapabilme olanagi ortaya cikmaktadir.

burda su notu dusmekte yarar var. marx bu branslasma olayina tamamen karsidir. yabancilasma kavramini kullanir kendisi. ona gore 4 cesit yabancilasma vardir. nesneye yabancilasma, uretim surecine yabancilasma, tursel varlik olarak kendine yabancilasma.bunlardan ikincisi olan uretim surecine yabancilasma olayi tam da adam smith'in branslasma, isbolumu gibi kavramlarin yararliligina karsi bir argumandir. marx'a gore bir urunun uretilmesi surecinin kuck parcalara bolunmesi ile uretilen urunun butunune bir yabancilasma urunle olan bagini kaybetme durumu vardirornegin isci urunu pazarda gordugunde taniyamayacak durumdadir

smith sunun da farkindadir, eger insanlar tuketmezse isbolumu ile uretimi artirmanin ya da uretmenin gecerliligi yoktur. surukleyici guc insanlarin mal alip satmasidir bunun icin de insanlarin kisisel cikarlarini gelistirme isteginde olmasi gerekir. bu nedenle ingilterenin uretimi artirabilmesi icin daha cok pazarlara ihtiyac duyacagini dusunmus ve serbest ticareti desteklemistir. ayrica serbest ticaret daha ucuza girdi maletmeye de yol acacaktir firmalar icin.fakat savas durumunun yeri ayridir. ulusal savunma ulusal refahtan onemlidir ve dolayisiyla diger ulkelerin ordularini guxlendirecek durumlarda ticarete karsidir.

ayrica yeni kurulmus endustrileri korumak adina dis ticarete vergi konulmasini da elestirmektedir. boylesi bir durumda efektif olmayan tekeller olusacaktir.

tekel ona gore serbest ticaretin rn buyuk dusmnalarindan biridir. tekelci ratigin 4 olumsuz yani vardir:
1. tuketiciye yukse fiyat sunar ve tuketici olumsuz etkilenir
2. tekel iyi bir yonetimin buyk bir dusmnidir.rekabet yonetimin daha efektif calismasina yol acarken tekel yonetimi buna zorlamamaktadir.
3.bu tur firmalar hukumetleri daha cok baski altina almaya calisir ve alirlar rekabetci firmalara nazaran.bu da kotu yasalar cikmasina neden olacaktir.
4. tekel kaynaklarin yanlis dagitimini yol acar. yukse fiyat sunmalari nedeniyle yuksek kar elde ederler. bu da o sektorlerde daha cok uretim yapma istegi dogurur. bu da kaynaklarin o uretime yonlenmesine neden olur ama itici guc tuketicinin bu urunleri tuketme isteginden degildir halbuki.


herkesce laissez faire nin en buyuk savunucusu, ve hatta kimileri sozun ilk soyleyeni, olarak kabul etse de smith tum devlet mudahalelerine karsi cikmamaktadir. gercekte 4 islevini savnmaktadir devletin.birincisi tekelleri onlemesidir.ikincisi disaridaki tehditlere karsi sadece devlet savunma olusturabilir. bu nedenle yuksek savunma harcamalarina da karsi cikmaz kendisi.ucuncusu devlet ic bir duzen ve savunma tedarik etmelidir bireyleri diger bireylere karsi korumak icin.ornegin polis gucleri gibi. dorduncusu ve son olarak buyuk dissallik durumunda kamu mallarinin tedarik edicisidir.

pozitif dissallik olayina da deginmis ve egitim ornegini vermistir. iyi egitilmis bir insanin herkese faydasi vardir. cunku daha verili calisacaktir ve herkes daha verimli olursa daha cok uretim ve yasam standardlarinin iyilesmesi grulecektir. o nedenle baska birinin aldigi egitimin kamu yarari vardir.

bir urunun piyasa fiyati ile dogal fiyati ayridir. piyasa fiyati insanlarin gunluk islemlerde yaptigi odeme fiyatidir.piyasa fiyati o urunun arzi ve o urune olan talep ile belirlenir.dogal fiyat ise denge fiyatidir piyasa fiyatinin tasindigi.otomatik bir mekanizma dogal fiyat ile piyasa fiyatini esitlemektedir.eger bir mal dogal fiyatinin uzerine cikarsa, uretici uretimini ve isgucunu o tarafa kaydiracaktirbu durumda piyasa fiyati dusecektir ve dogal fiyata yaklasacaktir. peki dogal fiyati ne belirlemektedir? dogal fiyati arazi masrafi, emek, sermaye etkilemektedir. bu faktorler icin dogal fiyati odenecektir.

dogal ucret ise iscinin yasamini idame ettirebilecegi ve tekrar uretim yapabilecegi ucrettir.daha alta duserse isci olecektir. daha az kisi calismak isterse fiyat yukselir aksi durumda temel seviyeye duser.

kendisi ekonominin babasi olarak kabul edilir bircoklarina gore ama ondan daha kesin olani kamu maliyesinin babasi olmasidir. devlete dusen sorumluluklari nations of wealth'de belirtmistir.
gelir vergi yolu ile artirilabilir. vergi orantisal olmalidir.herkes gelirinin ayni yuzdesini vergi olarak odemelidir. progressive vergilendirme degildir yani onerdigi. vergi mukellefi olan kisi ne kadar odeyecegini oncedne bilmelidir. vergi sistemi her sene degismemelidir.ve vergi insanlarin odeyecegi en uygun donemde alinmalidir. ornegin bir mali sattiginda odeme yapmasi baska zamanlara gore daha kolaydir. yine en iyi vergi toplama maliyeti dusuk olan vergidir. vergi toplayicilarina yuksek meblaglar odemeden uygun skeilde toplanmalidir.dolayli vergi aslinda tam boyle bir seydir adam smith onu onermese de. cunku dolayli vergide mali satan kisi kdv ucretini de alir ve bunu devlete kendisi oder. yani devletin ajani olarak calisir boylece daha z masraflidir devlet icin. vergiyi devlet adina toplayan bu ajanlar ise belirli bir sure bu nakit parayi kullanabilme sansina sahip olur.

keynes ve marx a gore iktisadin en onemli 3 figurunden birisidir kendisi

kaynak
50 major economists, steven presman
fikir mimarlar dizisi-marx, baris parkan 









No comments:

Post a Comment

yorumlarinizi her zaman yazabilirsiniz, birbirimizden birsey ogrenmek adina...