Televizyonda "Kim Milyoner Olmak İster" adlı bir yarışma programı var. Yarışmaya katılanlara çeşitli joker (yardım) hakları veriliyor. Yarışmacı soruyu bilemediğinde bu yardımları kullanıyor. Bunlardan biri seyirciye sorma hakkı.
Seyirciler, ellerindeki aletlere doğru olduğunu düşündükleri cevap şıkkını giriyor ve hemen bu tahminlerin dağılımı ekranda beliriyor. İlginç olan, yarışmacıların bu hakkı hep en erken ve daha ziyade basit sorularda takıldıklarında kullanıyor olmaları. Yani çok açık bir biçimde yarışmacılar sayıları çok daha fazla olan seyircilerin tahminlerine güvenmiyorlar. Üstelik seyirciler çoğu zaman doğru cevabı verdikleri halde.

Peki, sığır pazarındaki bu başarılı kilo tahminlerinin global krizle alakası ne? O bağlantıyı da ünlü İngiliz iktisatçı Jon Kay kuruyor.
Sığır pazarında eğlence amaçlı başlayan kilo tahminlerinin ortalaması bu kadar başarılı olunca bir süre sonra pazarcılar eskiyen kantarları yenileme masrafına girmiyorlar. Nasılsa tahmin yarışması var ve tahminlerin ortalaması gerçek kiloyu kantarlar kadar iyi ölçebiliyor. Ama kilo tahmini önemli hale gelince de katılımcıların bazıları hile yapmaya ve sahibinden sığırla ilgili özel bilgiler edinip ödülü kazanmaya çalışıyorlar. Bunu gören diğer katılımcılar nasılsa kazanamayacaklarını düşünerek yarışmaya girmek istemiyorlar. O zaman da tahminlerin başarısı tehlikeye düşüyor çünkü tahmini güçlendiren aslında yeterli sayıda katılımcı olması.
Bunun üzerine pazarcılar harekete geçip sığır sahiplerinin bilgilerinin herkese açık olmasını sağlamaya çalışıyorlar. Sığır sahipleri 3'er tane sığırlarının gelişimini gösteren rapor hazırlıyor ve bunlar herkesin görebilmesi için pazarın giriş kapısına asılıyor. Sığır sahiplerinin etrafına verdiği her bilginin bu raporlara eklenmesi isteniyor. Bunların dışında bilgiye sahip olduğu düşünülenler pazardan ve yarışmadan men ediliyor.
Bu aşamada devreye "sığır uzmanları" giriyor. Kapıya asılan raporları okuyup tahmin yaparak gelenlere tavsiyeler veriyorlar. Uzmanların daha parlak olanları zamanla bu bilgilerin yarışmayı kazanacak kadar doğru tahmin yapmaya yetmeyebileceğini düşünerek, bilgiler yerine yarışmacıların tahminlerini tahmin etmeye çalışıyorlar. Nasılsa artık kantarlar devrede olmadığı için asıl başarının gerçek kilonun ne olduğu değil, yarışmacıların kilonun ne olduğu konusunda düşünceleri olduğu gerçeğini yakalıyorlar.
Buffett isimli yaşlı bir çiftçi, bu olan bitenlerden rahatsızlık duyuyor. Tüm bunların sığırcılıkla alakası olmayan şeyler olduğunu söylüyor ve tahmin yarışlarını bir kenara bırakıp sığırcılığın özüne dönülmesi konusunda uyarı yapıyor. Ama her ne kadar Buffet, sığırcılıktan çok iyi anlıyor ve çok besili, talep gören sığırlar yetiştirebiliyorsa da pazarcılar bu yaşlı köylünün eski kafalı olduğunu, modern ve pratik uygulamalardan uzak kaldığını düşünüyorlar.
Ama itirazlar artınca pazara uluslararası uzmanlar davet edilip yarışma kuralları yeniden belirleniyor. Genel olarak kabul edilen (generally accepted standards) ve uluslararası kabul gören (international standards) kural dizini şeklinde iki yöntem ortaya çıkıyor ama her ikisi de temelde katılımcıların yaptıkları tahminlerin ortalamasının alınması prensibine dayanıyor.
Sığırların kilosunu doğru tahmin edecek yeterli sayıda katılımcı olmadığı durumda ise devreye "Chicago Üniversitesi matematikçileri" giriyorlar. Yeterli sayıda katılımcı olmadığı durumda dahi kilonun doğru tahmin edilebilmesini sağlayan istatistiki modeller geliştiriyorlar. Doğru bir tahmin için ne çiftçi tecrübesi, ne sığır uzmanlığı ne de kasaplık bilgisi; sadece bu modelleri çalıştıracak güçlü bilgisayarların olması yeterli oluyor.
Bu kilo tahmin yarışmaları, uzmanlar, standartlar, matematik modelleri keşmekeşi yaşanırken birileri kalkıp kantarları yenileyip eski basit sisteme geri dönülmesini istiyorlar. Ama seslerini kimseye duyuramıyorlar. Bu kadar işi bilen akıllı adam varken eski kantarlara ne ihtiyaç var ki?
Ama bu kargaşa içinde de maalesef sığırlar telef olmaya başlıyor. Çünkü herkes kilo tahminleri ile uğraşırken sığırları beslemeyi unutuyorlar.
Bu kıssada bugünkü global krizin nasıl ortaya çıktığına dair yatırımcısından regülatörüne, politika yapıcıdan akademisyenlerine kadar her kesim için çok hisse var. Anlamak isteyen için tabii ki.
SARUHAN OZEL
No comments:
Post a Comment
yorumlarinizi her zaman yazabilirsiniz, birbirimizden birsey ogrenmek adina...