Thursday, August 16, 2012

Sığır pazarından global krize!

Sığır pazarından global krize!
Televizyonda "Kim Milyoner Olmak İster" adlı bir yarışma programı var. Yarışmaya katılanlara çeşitli joker (yardım) hakları veriliyor. Yarışmacı soruyu bilemediğinde bu yardımları kullanıyor. Bunlardan biri seyirciye sorma hakkı.

Seyirciler, ellerindeki aletlere doğru olduğunu düşündükleri cevap şıkkını giriyor ve hemen bu tahminlerin dağılımı ekranda beliriyor. İlginç olan, yarışmacıların bu hakkı hep en erken ve daha ziyade basit sorularda takıldıklarında kullanıyor olmaları. Yani çok açık bir biçimde yarışmacılar sayıları çok daha fazla olan seyircilerin tahminlerine güvenmiyorlar. Üstelik seyirciler çoğu zaman doğru cevabı verdikleri halde.
Halbuki ünlü İngiliz istatistikçi Francis Galton'a göre yarışmacıların bu yaptığı doğru değil. The New Yorker yazarı James Surowiecki "Kitlelerin Aklı (The Wisdom of Crowds)" adlı kitabının giriş bölümündeki anekdotta, Galton'ın bir gözlemine yer veriyor. İlginç merakları olan Galton, bir sığır pazarını gezerken bir "sığır kilosu tahmin etme yarışı" yapıldığını görüyor. Pazara gelenler seçilen sığırların kilosunu, daha doğrusu kesilince kaç kilo et çıkacağını tahmin ediyorlar ve en yakın tahmin yapanları ödüllendiriyorlar. Galton, fuara gelen gelişigüzel (ama herhalde hayvancılıkla da bir şekilde ilgisi olan) 800 kişinin katıldığı bu yarışmadaki tahminlerin ortalamasını aldığında görüyor ki, sığırın gerçek (kantarın gösterdiği) kilosuyla tahmin ortalamasının arasında sadece yarım kilo fark ediyor. Surowiecki'nin kitabındaki kitlelerin aklı da bu ve benzeri grup tahminlerinin (ortalamanın) kişisel tahminlere göre çok daha başarılı olduğu tezine dayanıyor. Kurban kestirenler de kurban pazarlarında bu kilo işinin ne kadar önemli olduğunu ve kurbanın kilosunu (çıkacak et miktarının ağırlığını) tahmin etmenin ya da satıcıya güvenmenin ne kadar zor olduğunu bilirler. Surowiecki'nin tezi, şayet doğru ise aslında en doğru tahmin kurban pazarına katılanların yapacakları tahminlerin ortalaması. Bu bağlamda "kim milyoner olmak ister" yarışmacıları da seyircilere çok daha fazla güvenmek ve daha zor sorularda da desteklerini istemek durumundalar.
Peki, sığır pazarındaki bu başarılı kilo tahminlerinin global krizle alakası ne? O bağlantıyı da ünlü İngiliz iktisatçı Jon Kay kuruyor.
Sığır pazarında eğlence amaçlı başlayan kilo tahminlerinin ortalaması bu kadar başarılı olunca bir süre sonra pazarcılar eskiyen kantarları yenileme masrafına girmiyorlar. Nasılsa tahmin yarışması var ve tahminlerin ortalaması gerçek kiloyu kantarlar kadar iyi ölçebiliyor. Ama kilo tahmini önemli hale gelince de katılımcıların bazıları hile yapmaya ve sahibinden sığırla ilgili özel bilgiler edinip ödülü kazanmaya çalışıyorlar. Bunu gören diğer katılımcılar nasılsa kazanamayacaklarını düşünerek yarışmaya girmek istemiyorlar. O zaman da tahminlerin başarısı tehlikeye düşüyor çünkü tahmini güçlendiren aslında yeterli sayıda katılımcı olması.
Bunun üzerine pazarcılar harekete geçip sığır sahiplerinin bilgilerinin herkese açık olmasını sağlamaya çalışıyorlar. Sığır sahipleri 3'er tane sığırlarının gelişimini gösteren rapor hazırlıyor ve bunlar herkesin görebilmesi için pazarın giriş kapısına asılıyor. Sığır sahiplerinin etrafına verdiği her bilginin bu raporlara eklenmesi isteniyor. Bunların dışında bilgiye sahip olduğu düşünülenler pazardan ve yarışmadan men ediliyor.
Bu aşamada devreye "sığır uzmanları" giriyor. Kapıya asılan raporları okuyup tahmin yaparak gelenlere tavsiyeler veriyorlar. Uzmanların daha parlak olanları zamanla bu bilgilerin yarışmayı kazanacak kadar doğru tahmin yapmaya yetmeyebileceğini düşünerek, bilgiler yerine yarışmacıların tahminlerini tahmin etmeye çalışıyorlar. Nasılsa artık kantarlar devrede olmadığı için asıl başarının gerçek kilonun ne olduğu değil, yarışmacıların kilonun ne olduğu konusunda düşünceleri olduğu gerçeğini yakalıyorlar.
Buffett isimli yaşlı bir çiftçi, bu olan bitenlerden rahatsızlık duyuyor. Tüm bunların sığırcılıkla alakası olmayan şeyler olduğunu söylüyor ve tahmin yarışlarını bir kenara bırakıp sığırcılığın özüne dönülmesi konusunda uyarı yapıyor. Ama her ne kadar Buffet, sığırcılıktan çok iyi anlıyor ve çok besili, talep gören sığırlar yetiştirebiliyorsa da pazarcılar bu yaşlı köylünün eski kafalı olduğunu, modern ve pratik uygulamalardan uzak kaldığını düşünüyorlar.
Ama itirazlar artınca pazara uluslararası uzmanlar davet edilip yarışma kuralları yeniden belirleniyor. Genel olarak kabul edilen (generally accepted standards) ve uluslararası kabul gören (international standards) kural dizini şeklinde iki yöntem ortaya çıkıyor ama her ikisi de temelde katılımcıların yaptıkları tahminlerin ortalamasının alınması prensibine dayanıyor.
Sığırların kilosunu doğru tahmin edecek yeterli sayıda katılımcı olmadığı durumda ise devreye "Chicago Üniversitesi matematikçileri" giriyorlar. Yeterli sayıda katılımcı olmadığı durumda dahi kilonun doğru tahmin edilebilmesini sağlayan istatistiki modeller geliştiriyorlar. Doğru bir tahmin için ne çiftçi tecrübesi, ne sığır uzmanlığı ne de kasaplık bilgisi; sadece bu modelleri çalıştıracak güçlü bilgisayarların olması yeterli oluyor.
Bu kilo tahmin yarışmaları, uzmanlar, standartlar, matematik modelleri keşmekeşi yaşanırken birileri kalkıp kantarları yenileyip eski basit sisteme geri dönülmesini istiyorlar. Ama seslerini kimseye duyuramıyorlar. Bu kadar işi bilen akıllı adam varken eski kantarlara ne ihtiyaç var ki?
Ama bu kargaşa içinde de maalesef sığırlar telef olmaya başlıyor. Çünkü herkes kilo tahminleri ile uğraşırken sığırları beslemeyi unutuyorlar.
Bu kıssada bugünkü global krizin nasıl ortaya çıktığına dair yatırımcısından regülatörüne, politika yapıcıdan akademisyenlerine kadar her kesim için çok hisse var. Anlamak isteyen için tabii ki.

SARUHAN OZEL

No comments:

Post a Comment

yorumlarinizi her zaman yazabilirsiniz, birbirimizden birsey ogrenmek adina...